Cumhurbaşkanı İstanbul’da ödül töreninde yaptığı konuşmada, “Kaymağını yedikleri bu ülkeye adeta asalak gibi yapışan elitler, Türkiye’nin kültür hayatının çoraklaşmasının da başlıca müsebbipleridir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri programına katıldı. Erdoğan burada yaptığı konuşmasının devamında, “Üstat Necip Fazıl son nefesini verinceye kadar statüko ve kalemşorlarının hedefi olmuştur, tam 8 kez hapse girmiştir.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle: Bu akşam beni tarihe götürüyor. Üniversite yıllarıma götürüyor. Burası spor sergi sarayıydı. Tabi burada üstadı dinliyorduk. O gece
üstadı takdim etme fırsatı bana nail olmuştu.
ASALAK GİBİ YAPIŞAN ELİTLER
8 KEZ HAPSE GİRDİ
“Üstat Necip Fazıl son nefesini verinceye kadar statüko ve kalemşorlarının hedefi olmuştur” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Tam 8 kez hapse giren Üstat, 79 yaşında darı bekaya, yine ardında bir mahkumiyet kararı bırakarak göçmüştür. Fakat Üstat, yılmamıştır ve bir keresinde hakim efendi ‘artık bıktık senden sürekli buraya geliyorsun, gidiyorsun.’ Üstadın cevabı çok ilginçtir, ‘Siz burada hancı, ben bu davada yolcu oldukça ben bu hana daha çok uğrarım’ diyordu. Mesele bu, davaya inanmak bu, bu yolda yolculuk bu. Üstat, sırf milletin değerleriyle, tarihiyle, kutsallarıyla barışık kimliğinden dolayı sürekli belli çevrelerin karakter suikastine maruz kalmıştır. Şiirinin gücüne, eserlerini kalibresine rağmen sırf baskılara boyun eğmediği için takunyalı, gerici, süper mürşit denilerek tahfif edilmiştir. O dönemin kimi gazetelerine baktığınızda, Üstadın yazılarından dolayı her mahkemeye çıkışını müjde edasıyla veren manşetler görürsünüz. Aynı dönemin köşe yazarlarına baktığınızda fikirle kalemle kelamla bileğini bükemedikleri Necip Fazıl’ı hakaretlerle alt etmeye çabalayan zavallıları görürsünüz. Yine o dönemi incelediğinizde Necip Fazıl’ı susturmaya yönelik her baskıyı, her yargı kararını, her hukuksuz teşebbüsü sevinç naralarıyla karşılayan işporta aydınları görürsünüz. Tabii bir de ilim ve fikir yoksunu çapulcuların egemenliğine girmeyi reddeden bir Necip Fazıl Kısakürek’i görürsünüz. “